Bu Blogda Ara
27 Ekim 2024 Pazar
Baştan sona Mısır
Yıllardır hayalimdi Mısır... Belgesellerde gördüğüm çöl ve deve, arkasında efsane piramitler fakat Mısır öyle 2-3 şehirden ibaret değil. En popüler olan önemli 5-6 şehri tespit edip, her şehre aşağı yukarı 2 gün yetecek şekilde planladık. İlk durağımız, son zamanlarda popülaritesini fazlasıyla artırmış , Türklerin gözdesi, dalış merkezi Sharm El Sheik .
Uçakta bir form dağıtılıyor. Bu havayolu firmasıyla ilgili olan bir şey değil, Mısır hükümetinin zorunlu tuttuğu bir uygulama. Gümrükte toplanıyor. Bu arada sadece Sharma gidecekseniz, direk gümrükten geçip girebilirsiniz ancak sonrasında bizim gibi Kahire ve diğer şehirlere devam edecekseniz kapı vizesi almanız gerekiyor şayet bordo pasaportunuz varsa. Gümrüğe girmeden 'visa'yazılı küçük bir ofisten 25 USD karşılığı alınıyor. Daha sonra yanındaki bankodan onaylatmanız gerekli.
Sharm El Sheik, Mısırın Kızıldeniz'e komşu şehirlerinden biri. Dalış sevdalısı Türkler, hafta sonu için bile gidiyorlar.
Sharm El Sheik'e gelenlerin öncelikli amacı dalış, buraya 100 km mesafede bulunan Dahab bölgesinden yapılıyor. %95'lik kısmı çöl olan Mısır'da bolca deve görmeniz mümkün.Burada kısa bir tur atmanız mümkün ancak Mısır, bahşiş ve rüşveti çok fazla seven bir ülke. Burada size yardımcı olan çocuklara bahşiş vermezseniz, alana kadar ellerinden geleni yapıyorlar. Fotoğraf çekerken kadraja girmeye çalışmak bunlardan sadece biri. Bu bölgede çok fazla fotoğrafçı görmeniz de mümkün, gün sonunda almanız için diretecekler.
Dalış yapılan bölge, Blue Hole (Mavi Delik) denilen bölge. Burada şnorkelle veya tüplü dalış yapılıyor.
Kızıldeniz, adını sularını kırmızıya boyayan dipteki yosunlardan almış.
Sharm El Sheik'te ikinci durağımız Salame Canyon, diğer bir adıyla Coloured (Renkli) Canyon. Bu ismi almasının sebebi, taşlar üzerinde çok fazla renk cümbüşü olmasıymış.
Ülkenin para birimi pound, ancak dolar da kullanılıyor. Resmi dil Arapça, İngilizce genellikle turistik alanlarda, bazı istisnalar haricinde çok zayıf, anlaşamayabilirsiniz ama nadir de olsa Türkçe konuşan Mısırlılara rastlamanız mümkün. Kahire üniversitesinde Türk Dili ve Edebiyatı bölümü varmış. Buradan mezun birine denk gelirseniz, iletişim konusunda hiç sıkıntı yaşamazsınız.
Bu arada insanları çok yardımsever. Ortadoğu ülkesi ancak asla yan gözle bakma gibi bir şey yok. Kısacık şortlarla gezdik 10 gün boyunca kimse dönüp bakmadı bile.
Şehrin alışveriş caddesi Naama Bay, geç saatlere kadar açık dükkan ve mekanlar bulmanız mümkün.
2. günümüzde ise şehir turu yaptık. El Sahaba Camii, göz dolduran mimarisiyle meydanda.
Caminin çevresinde bulunan dükkanlar, genelde akşam saatlerinde açılıyor. Gündüz çok sıcak olduğundan pek kimse olmuyor dışarda.
El Sahaba kadar görkemli olmasa da, şık bir görünümü olan Mustafa Camii de ziyaret ettiğimiz yerlerden.
Alışveriş tutkunları için bir diğer adres Soho Square. Burada daha çok pahalı restoran ve kafeler var.
Sharm El Sheike gelenlerin mutlaka uğradığı, es geçmek olmaz diyeceğim Farsha Cafede sıra.. Merkeze uzak olduğundan İndrive taksi uygulamasıyla gitmenizi öneririm.
Giriş ücretsiz, içeride uygun fiyatlı fresh içecekler var. Son derece otantik, hiç kalkasımız gelmedi.
Ülke genelinde pazarlık şart, beğendiğiniz bir şeyin fiyatını sorup ta, fiyat yüksek geldiğinde sırtınızı dönüp gitmeye başlarsınız ya işte o anda 5-10 pound , biraz daha oyalarsanız fiyatın yarıya inmesi muhtemel. Sakın ola ilk söylenen fiyata atlamayın.
Fotoğraf için de ya kendiniz gibi turistlerden ya da eğer varsa rehberden rica edin. Telefonu emanet ettiğiniz her kimse sonrasında bahşiş almadan geri vermeyecektir.
Ülkenin büyük bölümü çöl dediğim gibi, burada Sina çölü var. Bir tur şirketiyle anlaşıp, Bedevi gecesi satın aldık. Çölde, isterseniz ATV, isterseniz jeep safarisi (kişi başı 1 USD) Bunun haricinde yemek , deve turu ve Mısır eğlencesi tur fiyatına dahil. Eğlence de gayet güzel, oryantal, ateş show.
Sharm sonrası ikinci şehrimiz Kahire. Kara mesafesi aşağı yukarı 6-7 saat , Egypt Air uçuşuyla 1 saatlik bir sürede gittik.Programın ilk durağı Alexandria ( İskenderiye) şehri. İskenderiyede ilk durak, yeraltı şehri. Hikayesi de çok ilginç. Eskiden eşek ahırı olan bir bölge, bir eşeğin ölmesiyle farkedilmiş yer altı hazinesi olduğu .
Roma, Yunan ve Mısır kültürünü yansıtan yer altı şehrinde 10 m aşağıya indik. Burada ailelere ait mezarlar da var. (Giriş 150 LE)
2. durağımız Pompei Sütunu. İmparator Diaclation anısına yapılmış, nedense Adıyaman'daki Karakaş Timülüsüne çok benzettim. (giriş 150 LE)
Sonrasında rotamızı tarihte büyük yankı uyandıran, dünyanın ilk kütüphanesi unvanına sahip İskenderiye Kütüphanesine çevirdik. Büyük İskender döneminde yapılmış Dünyanın en büyük arşivi ancak orijinali yanmış. Yanan binanın yerine yapılıp yapılmadığı bilinmiyor.
Kütüphane girişi 150 LE, fakat alt katta ayrıca bir bölüm var oraya giriş için ayrı bilet gerekiyor.
Kütüphane bahçesinde İskender'in büstü var.
İskenderiye muhteşem bir sahil kenti. Fener de meşhur ancak yıkılmış, taşların kale yapımında kullanıldığı söyleniyor. Sözü edilen kale, Kayıtbay kalesi( Giriş 150 LE)
İskenderiyeye kadar gelmişiz, balık yemeden dönülür mü diyerek Fish Market denilen restoranda bulduk kendimizi. Balık kültürleri çok farklı, muhakkak yanında pilavla servis ediliyor. Yemek kültürleri yakın bize, ancak biraz lezzet farkı olduğunu farkedeceksiniz.
Kahire, bildiğiniz üzere Mısır'ın başkenti. Zaten her yönüyle büyükşehir havası veriyor. Yalnız trafik çok sıkıntılı, asla kurallara uyulmuyor, karşıdan karşıya geçerken çok dikkatli olun benden söylemesi..
Şehir merkezi Tahrir meydanı. İlk görüşte Taksim meydanını anımsattı bana çünkü o denli kalabalık ve karışık.
Kızıldeniz'den uzaktayız haliyle. Anlı şanlı, ismiyle müsemma Nil Nehri giriyor devreye. Nil, bildiğiniz üzere Dünyanın en uzun nehri. Oluşturduğu göllerle ve üzerinde kurulan barajlarla kapladığı alan, Afrika'nın onda biri.
Kahire deyince akla başka ne gelir, tabi ki piramitler.
Mısır seyahatimizin 4. günündeyiz. Piramitlerin bulunduğu alana girişte inanılmaz bir kalabalık var. Giriş 540 LE.
Piramitler, Dünyanın 7 harikasından biri, 3 tane. En büyüğü Kiops, ortanca Kefren,, en küçüğü de Mikorenos. Baba, oğul ve torunu temsil eder.
En büyük olanın orijinal boyu 148 m iken, hava şartları sebebiyle biraz aşınmıştır. Yapımda kullanılan taşların (kireç taşı) bir kısmı o bölgeden, kalan kısmı da Aswan'da Nil nehri kıyısından çıkarılıp, tekne ile getirilmiş.
Ortanca olanın boyu da 136 m. Yapımında yuvarlak bir merdiven kullanıldığı söyleniyor.
Piramitlerin içine giriliyor fakat biz girmedik. Dışarda yine deve turu yapma imkanı var.
Piramit alanına yakın ancak yaya mesafede bulunmayan Giza Sfenksinde sıra. Sfenks te turistlerin en çok ilgi gösterdiği yerlerden biri. Dünyanın en büyük sfenksi olup, kafası kadın, vücudu aslandır.
Kahirede cezbedici bir yer daha var, Mısır müzesi. (Giriş 450 LE)
Büyüleyici bir müze, ünlü Mısır firavunu Tutankhamun, Mısır kraliçesi Nefertiti ve diğer firavunlar sonrasında bir çok yerde de karşımıza çıktı.
Sadece Kahirede değil, Mısır'ın çok yerinde karşımıza çıkacak olan papirüste sıra.
Papirüs, sadece Mısır'da, Nil nehri kıyısında yetişen bir bitki. Şans getirdiğine inanılıyor. Alt kısmının piramite benzemesinden dolayı da kutsal sayılıyor.Suyun icinde bir süre bekledikten sonra özel bir makineye yerleştiriyor üstü kapatılarak. Burada da hafta bekledikten sonra ası kıvama geliyor. Bunula ilgili videoyu kanalımda izleyebilirsiniz.
Ziyaret ettiğimiz dükkanda, üzerine hiyoreglif harflerle isim yazma da yapılıyor.
Kahire'nin meşhur çarşısı Khan El Halil.
Alışverişimizi yaptıktan sonra tren garına gidip, Aswan'a doğru yola çıkıyoruz. Yataklı trenle Aswan yolculuğu tam tamına 16 saat sürdü ancak nehir kenarındaki yemyeşil dünya ve muhteşem coğrafyayı görme imkanımız oldu.
Aswan, muhteşem bir lokasyon ancak şu ana kadar gördüğümüz en pis şehir. İnsan ve deve pislikleri her yerde.
Burada ilk durağımız Yüksek Baraj (High Dam). Nehir üzerindeki en yüksek baraj olup,3000 m uzunluğundadır. Mısır'ın anıtsal ölçekteki inşaat örneği olan baraj, Dünyanın en büyük yapay göllerinden biri olan Nasser gölünü yaratmıştır. 1960 yapımı baraj, ülkeyi taşkınlardan koruyor. (1200 LE)
Daha sonra meşhur Philae Tapınağı'na çevirdik rotamızı. Bu tapınak,nehre paralel, ada merkezli olduğundan tekne ile gitmeniz gerekli.
İsis'in Osiris'i hayata döndürmesi, Horus' doğurması ve Osiris'in ölümünden sonra mumyalanması gibi İsis mitolojisinin kabartmalarını içeren sütunlar bulunuyor.
Aswan'da başka bir nokta da Bitmemiş Taş (Unfinished Obelisk). Kraliçe Hatşepsut ve Nefertiti ile bağlantılı olduğu düşünülüyor.Eski Mısır dilinde farklı bir isimle söylenen, sert ve kaliteli taşla bitmemiş taşın, Amun tapınağı için yaptırıldığına inanılıyormuş.
Tekrar otele gelip dinlendikten sonra sıra geliyor tarihi Nubian köyüne. Tayland da bindiğimiz tuktuklardan burda da var ancak ismi Taftaf. Bunlarla anlaşıp gittik.
Nubian Köyü, farklı bir dünya. Mısır kültüründe ayrı bir bölge gibi görülüyor. Öğrendiğimize göre dilleri de farklıymış. Arapça fakat farklı bir aksanla söyleniyor.İnsanları çok samimi, burada da gezip alışveriş yaptıktan sonra tekrar Aswan'a döndük.
Ertesi gün çok erken kalktık Abu Simbel tapınağına gitmek için çünkü tapınak Aswan'dan yaklaşık 3 saat mesafede Sudan sınırında bulunuyor.
UNESCO sit alanlarından biri, ön cepheyi dolduran 4 büyük oturan heykel ile meşhur. (250 LE) Girişteki 4 Ramses heykeli, dağ oyularak yapılmış.
Ramses, isyancıları bastırmak için yaptığı sefer sırasında fili takip etmesi suretiyle alana ulaşmış ve tapınak yapmaya karar vermiştir. Oldukça büyük ve etkileyici bir tapınak.
Aswan, fellucalarıyla meşhur. Bunun en güzel örneği Nil nehrinde göreceğiniz kayık tipi fellucalar. Zaten sahilde dolaşırken her an gri elbiseli biri karşınıza çıkıp, sizi davet edebilir.
Aswan maceramız da burada sona ererken, sonraki durağımız Luksor'a gitmek için bir söförle anlaştık. Luksor da tapınaklarıyla meşhur bir bölge. Yol üzerinde bulunan Kombo tapınağından başlıyoruz ilk. (300 LE)
Çift girişi sebebiyle diğer tapınaklardan farklıdır ve herbiri Tanrıya adanmıştır. Harenois,şahin başlı ışık tanrısı ve timsah başlı Nil'in eski Mısır tanrısı.
Tapınağın yanında bir de timsah müzesi var.
Sonrasında farklı bir tapınak, Edfu tapınağı var sırada. Ptolemairos döneminde tamamlanmış Horus'a adanmış en büyük tapınaktır. Bir çok yerinde şahin başlı krallar göreceksiniz.
Başlarında bulunan yuvarlak, güneşi simgeliyor. Boynuz içerisinde olması da güneşi koruma altına almayı simgeliyor.
Tapınak, aynı zamanda Helenistik döneme ait bilgiler de veriyor.(450 LE)
Sadece tapınaklarda değil, hediyelik dükkanları da dahil bir çok yerde karşımıza çıkan hayat anahtarı... Ankh sembolü, Mısır dini ve mitolojisinin parçası. Bu sembol, hayatın sonsuz döngüsünü ve ölümden sonraki yaşamı simgeler. Antik Mısırlılar, bu sembolü bir tür amulet olarak taşırlardı, çünkü ölümden sonraki yaşamda kılavuzluk edeceklerine inanırlardı.
Sonraki gün daha da hareketli, Luksorun tapınak bölgesi olduğunu belirtmiştim.Nil nehirinin ikiye ayırdığı şehir, Batı ve Doğu Şeria olarak anılıyor.
Önce Batı taraftayız. Devasa Memnon heykelleri. Firavun Amenhotep II ve Amenhotep III'ün Morg tapınağının en iyi korunmuş kalıntılarıdır.
Kraliçe Hapşepsut tapınağı. (360 LE)
Burada ayrıca kişi başı 1 USD karşılığı shuttle arabalar var sizi tapınağa çıkaracak olan ancak yaya olarak ta ulaşmak mümkün.
Amun ve Hatşepşut'a adanmış, Mısır'ın eşsiz anıtlarından biri olarak kabul edilmektedir.Mısır'ın ilk kadın firavunu olan Hatşepsut Amun'un karısı olmuş daha sonra.
Karnak Tapınağı, Tanrı Amon, karısı Mut ve oğulları Khonsu'ya adanmış, tarihteki en büyük ibadet örneğidir.
Doğu tarafına geçtiğimizde Luksor tapınağı ilk ziyaret yerimiz. 1870 yapımı tapınak, 18. Hanedanlık döneminde Amonhatep III tarafından inşa edilen ve 19. hanedanlık döneminde Ramses II tarafından tamamlanan tapınak.
Luksordaki son durağımız Luksor müzesi. Arkeolojik bir müze. Tutankhamun ve Nefertiti burada da çıkıyor karşımıza.
Dönüş uçağımız Hurghada'dan olduğu için yine karayolu ile Hurghada'ya doğru yola çıktık. Bahsettiğim gibi Mısır, bahşiş ve rüşvetin son derece yaygın olduğu bir bölge. Yol üzerinde bir kaç kez durdurulup, rüşvet karşılığı geçme ihtimaliniz var.
Hurghada, Sharm El Sheik gibi deniz turizminin önde olduğu bölgelerden biri . Mutlaka görülmeli diyeceğim yerlerden biri Orange adası. Yerel bir acente ile gittik. Tekne ve ada giriş ücreti dahil almanızı öneririm.
İlk görüşte Salda gölünü anımsattı bana. Fotoğraf tutkunları için doğru adres..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)