Bu Blogda Ara

10 Eylül 2018 Pazartesi

Kavala


İstanbul’dan ağır ağır süren yolculuğumuzla 445 km sonra ulaşıyoruz İpsala sınır kapısına. Çok yoğun bir sıra var, giriyoruz. Saatler süren beklemeden sonra giriş yapıyoruz Yunan topraklarına..  Sınırdan girer girmez ilk durağımız Kavala..  Eski dönemlerde Makedonya Krallığının sınırları içerisinde kalan , sonrasında Yunanistan’a dahil olan şirin mi şirin bir şehir. Günümüzdeki nüfusu 350.000 dolaylarında olup, İzmir’in sahil şeridini andıran bir kasaba şu an.. İstanbul’a yakın konumda olmasından kaynaklı, İstanbul ve Trakya kesiminden bir çok Türk’ün hafta sonu için gittiği sevimli şehirlerden biridir. Konaklama için de küçük moteller bulunmakta şehir merkezine yakın konumlarda..
Kavala denince akla ilk gelen tabi ki kurabiyeleri.. Şehre girişte cafe-dinlenme tesisi denilen derme çatma bir yerde bir dükkanda bulunuyor. Rum olduklarını düşündüğüm çalışanlar da Türkçe biliyor.  Burada Türk kültürüne fazlasıyla yakın bir kahvaltı aldıktan sonra satın aldık bu kurabiyelerden. Şehir içinde farklı yerlerde de uygun fiyatla bulmak mümkün. Zira sahil boyunda yürüyüş yaparken de civardaki bazı dükkanlarda satıldığını gördüm. Farklı türlerde satılıyor, aynı bizdeki un kurabiyesi  görüntüsünde , tadı da benziyor ama içerisinde portakal, nar gibi bazı meyve aromaları var. Sade olanları da bulunuyor.
Buralara kadar geldik madem, Kavalalı Mehmet Ali Paşadan söz etmeden de geçmeyelim. Kavala, aynı zamanda bir dönemin Mısır valiliğini yapmış  Mehmet Ali Paşanın da doğum yeri.  Kavalalı Mehmet Paşa, kalabalık nüfuslu bir ailenin fertlerinden biridir. Daha sonra kardeşlerinden ayrılarak, Napolyon'un Mısır'ı işgaline karşı Osmanlı tarafından Mısır'a gönderilen orduda görev almış daha sonra Mısır valisi olmuştur. O dönemde yaşanan Rusya ile İngiltere arasındaki savaşta, İngiltere tarafından anlaşmaya zorlanmıştır. Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu kriz hali, yükselmesinde önemli rol oynamıştır. Oldukça ileri görüşlüdür ve Avrupa’dan getirttiği hocalardan yardım alarak Mısır'ın kalkınması için çeşitli ıslahatlar yapmış ve 1848'de Kahire'de hayatını kaybetmiştir.
Şehir merkezine geldiğimizde  o  dönemden kalma bazı tarihi yapılar karşılıyor bizi.  Bunlardan ilki o dönemde  yapılmış Kavalalı imarethanesi, şu anda otel olarak kullanılmaktadır. Kanuni zamanında yapılmış cami , kiliseye dönüşmüştür. Girişte, şehrin üst tarafında  Kanuni zamanında yapılmış su kemerleri, halen daha orijinalliğini korumaktadır. Bu kemerler de İbrahim  Paşa’nın  şehri ziyareti sırasında halkın su sıkıntısı çektiğini öğrenmesi üzerine yapılmış ve uzak noktalardan şehre suyun nakledilmesi bu kemerler sayesinde sağlanmıştır.

Sahil kesimi tam anlamıyla fotoğraf noktası olabilecek yerlerden .. Sahil boyunda yürürken solumuza baktığımızda duvarda bulunan Kıbrıs haritasının kuzey kısmı kırmızıya boyalı olarak çıkıyor karşımıza.. Kıbrıs sorunun yaşandığı dönemde çok fazla asker kaybetmiştir Kavala.. Bunu sembolize etmek adına kanı simgelemek üzere kırmızı boyalıdır kuzey kısım. Savaşa girmiş, ama ölmeyerek hayatta kalmış insanların gözyaşları, hemen karşısındaki binanın üzerinde kırmızı boya ile simgelenmiştir. 





Sahil kesimi tam anlamıyla fotoğraf noktası olabilecek yerlerden .. Sol tarafta bulunan Kıbrıs haritasının kuzey kısmı kırmızıya boyalı olarak çıkıyor karşımıza.. Kıbrıs sorunun yaşandığı dönemde en çok asker kaybının yaşandığı bölgedir Kavala.. Bu sebeple kanı simgelemek üzere kırmızı boyalıdır kuzey kısım. Savaşa girmiş, ama ölmeyerek hayatta kalmış insanların gözyaşları, hemen karşısındaki binanın üzerinde kırmızı boya ile simgelenmiştir.