İstanbul’dan ağır ağır süren
yolculuğumuzla 445 km sonra ulaşıyoruz İpsala sınır kapısına. Çok yoğun bir
sıra var, giriyoruz. Saatler süren beklemeden sonra giriş yapıyoruz Yunan
topraklarına.. Sınırdan girer girmez ilk
durağımız Kavala.. Eski dönemlerde Makedonya
Krallığının sınırları içerisinde kalan , sonrasında Yunanistan’a dahil olan şirin
mi şirin bir şehir. Günümüzdeki nüfusu 350.000 dolaylarında olup, İzmir’in sahil
şeridini andıran bir kasaba şu an.. İstanbul’a yakın konumda olmasından
kaynaklı, İstanbul ve Trakya kesiminden bir çok Türk’ün hafta sonu için gittiği
sevimli şehirlerden biridir. Konaklama için de küçük moteller bulunmakta şehir
merkezine yakın konumlarda..
Kavala denince akla ilk gelen tabi ki
kurabiyeleri.. Şehre girişte cafe-dinlenme tesisi denilen derme çatma bir yerde
bir dükkanda bulunuyor. Rum olduklarını düşündüğüm çalışanlar da Türkçe
biliyor. Burada Türk kültürüne
fazlasıyla yakın bir kahvaltı aldıktan sonra satın aldık bu kurabiyelerden. Şehir
içinde farklı yerlerde de uygun fiyatla bulmak mümkün. Zira sahil boyunda
yürüyüş yaparken de civardaki bazı dükkanlarda satıldığını gördüm. Farklı
türlerde satılıyor, aynı bizdeki un kurabiyesi
görüntüsünde , tadı da benziyor ama içerisinde portakal, nar gibi bazı
meyve aromaları var. Sade olanları da bulunuyor.
Buralara kadar geldik madem, Kavalalı
Mehmet Ali Paşadan söz etmeden de geçmeyelim. Kavala, aynı zamanda bir dönemin
Mısır valiliğini yapmış Mehmet Ali Paşanın
da doğum yeri. Kavalalı Mehmet Paşa, kalabalık
nüfuslu bir ailenin fertlerinden biridir. Daha sonra kardeşlerinden ayrılarak, Napolyon'un Mısır'ı işgaline karşı Osmanlı tarafından
Mısır'a gönderilen orduda görev almış daha sonra Mısır valisi olmuştur. O
dönemde yaşanan Rusya ile İngiltere arasındaki savaşta, İngiltere tarafından
anlaşmaya zorlanmıştır. Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu kriz hali,
yükselmesinde önemli rol oynamıştır. Oldukça ileri görüşlüdür ve Avrupa’dan
getirttiği hocalardan yardım alarak Mısır'ın kalkınması için çeşitli ıslahatlar
yapmış ve 1848'de Kahire'de hayatını
kaybetmiştir.
Şehir merkezine geldiğimizde o dönemden kalma bazı tarihi yapılar karşılıyor
bizi. Bunlardan ilki o dönemde yapılmış Kavalalı imarethanesi, şu anda otel
olarak kullanılmaktadır. Kanuni zamanında yapılmış cami , kiliseye dönüşmüştür.
Girişte, şehrin üst tarafında Kanuni
zamanında yapılmış su kemerleri, halen daha orijinalliğini korumaktadır. Bu
kemerler de İbrahim Paşa’nın şehri ziyareti sırasında halkın su sıkıntısı
çektiğini öğrenmesi üzerine yapılmış ve uzak noktalardan şehre suyun
nakledilmesi bu kemerler sayesinde sağlanmıştır.
Sahil kesimi tam anlamıyla fotoğraf
noktası olabilecek yerlerden .. Sahil boyunda yürürken solumuza baktığımızda duvarda
bulunan Kıbrıs haritasının kuzey kısmı kırmızıya boyalı olarak çıkıyor
karşımıza.. Kıbrıs sorunun yaşandığı dönemde çok fazla asker kaybetmiştir
Kavala.. Bunu sembolize etmek adına kanı simgelemek üzere kırmızı boyalıdır kuzey
kısım. Savaşa girmiş, ama ölmeyerek hayatta kalmış insanların gözyaşları, hemen
karşısındaki binanın üzerinde kırmızı boya ile simgelenmiştir.
Sahil kesimi tam anlamıyla fotoğraf noktası olabilecek yerlerden .. Sol tarafta bulunan Kıbrıs haritasının kuzey kısmı kırmızıya boyalı olarak çıkıyor karşımıza.. Kıbrıs sorunun yaşandığı dönemde en çok asker kaybının yaşandığı bölgedir Kavala.. Bu sebeple kanı simgelemek üzere kırmızı boyalıdır kuzey kısım. Savaşa girmiş, ama ölmeyerek hayatta kalmış insanların gözyaşları, hemen karşısındaki binanın üzerinde kırmızı boya ile simgelenmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder