Bu Blogda Ara

17 Mayıs 2022 Salı

İki günde Bartın

Batı Karadeniz'de küçücük bir ilimiz Bartın... 1395 yılında Yıldırım Bayezid tarafından Osmanlı topraklarına katılmış. Cumhuriyetten sonra 1924 yılında Zonguldak'ın ilçesi haline gelen Bartın, 1991 yılında ayrı bir il statüsüne dönüştürülmüştür. 1967 yılında tamamlanan Bartın Limanı, Batı Karadeniz'in en önemli gemi ve tekne sığınaklarından biridir. Çok küçük bir bölge, 1 günde bile gezilir denince dolu dolu 2 günlük bir plan yaptık. Gayet güzel de yetti.
Şehrin girişinde meşhur Bartın çayı karşıladı bizi. Yalı Sevgi Parkı sağımızda, çay bu parkın içinden geçiyor. Ayrıca park bölgesinde tekneler var, kiralayıp çay üstünde gezebilirsiniz. Sahil bölgesi , şehir merkezinden 26 km uzaklıkta. 15 km çift şeritli yol, sonrasında tek şeride düşüyor, hız yapılamıyor. Sahil bölgesi Güzelcehisar denilen yer. Dünyada sadece 4 bölgede görülen muhteşem doğa olayı lav sütünları Türkiye'de de sadece Bartın'da. Sütunların olduğu kısım İnkumu Plajı, ama daha sezon açılmadığından kimseler yoktu.Çok şiddetli bir rüzgar vardı, plaj çevresinde 1-2 kafe var, plajın üstünden de tahta bir yol yapılmış, sadece fotoğraf çekenlere özel.
Sahil bölgesinde sütun harici pek bir şey göremedim. Ne varsa merkezde var diyerek rotayı tekrardan oraya çevirdik.
Araç trafiğine kapalı bir cadde var her şehirde olduğu gibi. İşte bu caddede Bartın Kent Müzesi. Turnike 2 TL ile açılıyor, başka bir ücret yok. Şehrin tarihine ilişkin çok güzel bilgiler var.
Tarihi Taşhan binası da bu caddede, bir zamanlar otel olarak kullanılıyorken şu anda kafe işletiliyor. Bir başka müze de Kemal Samancıoğlu etnoğrafya müzesi. İç taraflara doğru yürümeniz gerekli, giriş ücretsiz. Samancıoğlu, bir zamanlar belediye başkanlığı yapmış, döneme ait eşyalar var müzede.
Başka nereyi gezelim diye düşünürken Kemal Samancıoğlu müzesinde görevli arkadaşın önerisiyle, bugüne kadar haberdar olmadığımız Mustafa Kemal Atatürk ve şehitler müzesine yöneldik.
Merkezde, Atatürk anıtının arkasındaki Hükümet Konağı'nı takip edip, aşağı doğru inerken sol tarafta.Kırmızı tabelalarıyla hemen farkediliyor.
Giriş ücretsiz, 3 katlı bir bina. Yüreğiniz dayanır mı bilmem ama yolunuz düşerse mutlaka ziyaret etmelisiniz. Her katında ayrı bir savaşı ve şehitleri anlatmış, her ne kadar gözlerim dolsa da çekebildiğim fotoğrafları paylaşıyorum sizinle ama şehitlerin üzerinden çıkan eşyaların sergilenediği alanı çekemedim, yüreğim kaldırmadı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder