Bu Blogda Ara

13 Eylül 2022 Salı

Demre'ye Noel Babayı ziyarete

Antalya'nın küçücük ilçelerinden biri Demre... Kasaba havasında kalabalıktan uzak şirin bir lokasyon. Uzun zamandır aklımda ama bir türlü nasip olmuyor demiştim, sonunda gittim..Tabi ilk aklımıza gelen Noel Baba, geziye ilk oradan başlayalım dedik, merkezde Aziz Nicolas kilisesi içinde bulunuyor mezarı, bu kişinin Noel Baba olduğu düşünülüyor.Müze girişinin tam karşısında bir marketin girişinde karşıladı Noel Baba:))
Giriş 125 TL ama müzekart geçerli.
Merkezde gezilecek başka bir yer yok, zaten küçücük bir merkezi var, 3 km mesafede Myra Antik kenti, çok güzel, çok beğendim.
Buradan çıkan parçaların sergilendiği Andriake Ören Yeri (Likya Uygarlıkları Müzesi) , yine müzekartla giriş yapılan yerlerden.
Antik kentin hemen yanında Demre Kuş Cenneti ancak kuşlar sonbaharda geliyorlarmış, dolayısıyla bataklık gibiydi burası.
Antik kentten çıkınca da yürüme mesafesinde Burguç suyu nam-ı diğer şifalı su çıkıyor karşımıza... Soğuk olduğu söyleniyor, girmedim. Genelde çocuklar yüzüyor. Suyun içilebilen kısmı da varmış ama sabah gün doğmadan içildiği takdirde bağırsakları temizlediği iddia ediliyor.
Suyun olduğu yerdeki kafe, Demre Belediyesine ait, fiyatlar çok uygun ama servis biraz ağır bilginize...
Küçük bir not: Buralara toplu taşıma bulunmuyor, aracınız yoksa taksiyle gitmelisiniz.

7 Eylül 2022 Çarşamba

Akdeniz'de bir inci: Kaş

Antalya'nın en batısındaki ilçe Kaş. Güzel koylarıyla, meşhur yarımadasıyla her yaz turistlerin uğrak noktalarından biri....
Uzun süredir gitmemiştim, bu yaz gideyim dedim..
Cuma günleri pazar kuruluyor Kaş'ta. Migrosun hemen çaprazında. Merkez akşamları ışıl ışıl, Limanağzı plajı, denize girmek için ideal bir bölge ama tekne ücretleri çok pahalı. Denize girmek için başka beachler de var ama ücretli. Ücretsiz olarak merkezde yarımada yönüne giden minibüslere bindiğinizde halk plajı var, merkezden yaya olarak ta gidiliyor. Şezlong ve şemsiye ücretli ama sadece havlunuzu sererek oturabileceğiniz gölge yerler de mevcut. Plaja giderken sağ kolda Antiphellos antik tiyatro, kesinlikle gün batımını görmelisiniz.
Baştan söyleyeyim merkezde çok fazlaca karşınıza çıkacak, Kaş'ın tava dondurması meşhur. Tava deyince öyle kızartma falan gelmesin aklınıza, sadece meyvelerden hazırlanıyor, kanalımda videosu mevcut... Bilmeyenler için yazıyorum: Nil'in Gezinamesi :))
Kaş denilince akla ilk gelen yer Kekova. Bunun için tekne turları var, hepsi farklı fiyat veriyor ama aşağı yukarı 400-500 TL bandında. Ben 400 TL ödeyip, Akvaryum isimli tekneden aldım. Tekne demir aldıktan sadece bir kaç dakika sonra sağımızda Meis Adası. Önceleri kapı vizesiyle giriş yapılıyormuş ama pandemide kural değişmiş, şu an sadece Shengen geçerli ya da yeşil pasaport sahibi olmanız gerekli.
Tur boyunca 4 tane yüzme molası veriliyor. İlk durak Beşadalar, ikincisi Eleksi koyu, üçüncüsü Akvaryum koyu, dördüncü de Üçağız koyu. Kekovaya yakın bir noktada Tersane Koyu var ama çok kalabalık oluyormuş. Kekova, aynı zamanda Batık Şehir ismiyle anılıyor. Zamanında anakaraymış, bağcılık ve zeytincilik yapılan araziyken depremle yıkılarak bir bölümü su altında kalmış, bu sebeple Batık Şehir deniyor.
Birinci derece arkeolojik sit alanı ilan edilmiş. Istediğim gibi bulamadım açıkçası, daha farklı bekliyordum ama deniz üstündeki kalıntılar geçmişe dair ipuçları veriyor.
Simena(Kaleköy) de tekneyle ziyaret edebileceğiniz küçücük bir köy. En tepede kale var, giriş 25 TL, müzekart geçerli. Kalenin de en tepesine kadar çıktığınız takdirde köyü panoramik olarak izleme imkanınız var.
Kaş ve çevresinde gerek özel araçla gerekse de toplu taşımayla gidebileceğiniz bir çok yer var. Bunlardan biri adıyla sanıyla meşhur Kaputaş Plajı. Otogardan kalkan minibüslerle de ulaşım sağlanabiliyor.
Kalkan, küçük bir yerleşim birimi. Sahil boyu kafe ve restoranlar var, fiyatlar bir tık daha yüksek.Şehir merkezi ise çok küçük, otel ve pansiyon tarzı işletmeler de bulunuyor.
Otogardan kalkan araç sırayla Kaputaş- Kalkan-Patara ve Kınık'a gidip ordan geri dönüyor. Yine aynı araca binip Kınık merkeze, oradan da yaya olarak Xhantos Antik kentine gittim . Müzekart geçerli.
Xhantos antik kenti, Unesco tarafından Dünya Kültür Mirası seçilmiş, daha giriş kapısına varmadan tarihi yapılar karşılıyor bizi.
Müze girişinin tam karşısından da antik kente giriş.
Antik kentin cezbedici yeri, antik tiyatro. Kuzey ve güney olmak üzere iki kapısı varmış, tiyaronun arka tarafında da tarihi kalıntılar var.
Sonraki durak ta yine aynı minibüsle Patara'da inmek. Minibüs bir yol ayrımında bırakıyor, oradan da belirli aralıklarla geçen servise aktarma yapmanız gerekli, ücret alınmıyor. Servis, Patara plajına kadar gidiyor ancak plaja ulaşım için de antik kent ücreti olan 90 TL'yi ödemeniz gerekiyor eğer müzekartınız yoksa. Öğrendiğim kadarıyla plaja ücretsiz ulaşım için kart çıkıyormuş ama nerden nasıl alınıyor onu öğrenemedim.
Patara antik kenti de Likya uygarlığına ait meclis binasıyla karşılıyor bizi. Dev bir meclis salonu ve hemen yanında Likya Liman Yolu var.
Meclis binasının arkasında antik tiyatro....
Antik kent gezisinden sonra, kenti sağınıza alıp düz ilerlerseniz plaja ulaşırsınız.Ama Patara'nın meşhur kum tepesine ulaşmak için kesinlikle araç gerekli, kime sorarsanız sorun bu yanıtı alacaksınız. Taksiler çok yüksek ücret istediğinden, vermemek için direnenlerdenseniz, antik kentin hemen yanında, önce orman içinden, sonra da asfalt yoldan yürüyerek ulaşım sağlanıyor. Iki adet kum tepesi var, görünüm çölden farksız ama buranın cazibesi gün batımı manzarası..
Tekrar Kaş'a dönecekseniz son araç 20.30 'da. Kaş'tan Pataraya da 00.00 'da. Bu durumda en mantıklı yol, araçla gitmek..