Bu Blogda Ara

7 Ocak 2023 Cumartesi

Beyaz şehir Belgrad

Yugoslavya, 7 devletten oluşmaktaydı. Slovenya, Hırvatistan, Bosna Hersek, Kosova, Karadağ, Makedonya ve Sırbistan. O dönemin devlet başkanı Josip Broz Tito, 1892 doğumlu, Avusturyalı ve Hırvat bir ailenin 15 çocuğundan biridir. Ekonomik olarak yüksek kademede değildir, metal işçiliği yaparak hayatını kazanmaktadır. 1917’de I. Dünya Savaşında Sırbistan’a asker olarak gönderilir. Kısa bir süre sonra savaş karşıtı düşüncelerinden dolayı hapse girer. Sonrasında da birkaç kez girip çıkar. Tekrar orduya alınıp Rusya’ ya gönderilir ve orada yaralanır. 13 günlük bir tedavi sürecinin ardından tekrar hapishaneye gönderilirken yolda kaçar. Bolçeviklere katılarak Ruslara karşı savaşır. 3 yıl sonra yakalanarak , daha sonra evleneceği Rus kadınla esir düşer. 5 yıl esir olarak yaşarlar, sonra tekrar Sırbistan’a dönerler ve Tito partizan öncüsü olur ve bu sebeple tekrar hapse girer. 80’li yıllara kadar Yugoslavya’nın devlet başkanlığını yapmış, daha sonra hayatını kaybetmiştir. Yugoslavya’nın 1945-1992 yılları arasındaki başkenti Belgrad, şu an Sırbistan’ın başkenti ve nüfus anlamında Balkanlar’ın en kalabalık şehri. Nüfus 1.500.000 civarıdır. Şehrin orijinal ismi Singidurun ancak Belgrad deniyor. Belgrad, Sırpçada 'Beyaz Şehir' anlamına geliyormuş. 1521 yılında Kanuni tarafından kuşatmayla alınmış. Önceki 2 kuşatma başarısızlıkla sonuçlanmış.16.yy. sonu, 17.yy başında ticari anlamda gelişmeye başlamıştır Belgrad. 20.yy ilk zamanlarında nüfus patlaması yaşanmıştır.
Hem vizesiz oluşu, hem de gösterişli bir atmosferi olmasından kaynaklı kısa bir tatil yapalım dedik ve atlayıp gittik. İniş yaptığımız yer Nicola Tesla Havalimanı, Sırbistan için çok önemli bir isim, değineceğim.
Pasaport kontrolünden sonra çıkıştaki döviz bürosundan elimizdeki Euroları bozduralım dedik ama çok fazla bozdurmayın , ilk etapta 100 Euro bozdurduk biz.100 Euro, 11720 Sırp Dinarına (RSD) tekabül ediyor. Küçük para birimi. Bu arada dikkatimizi çeken bir şey var ki, bozuk para yok ülkede varsa bile biz görmedik. Fiyatlar küsüratlı değil çünkü. Havalimanından çıktıktan sonra dümdüz yürüyerek sağdaki otobüs durağına yanaşıyoruz.Merkeze giden 2 tane araç var, bir tanesi A1, diğeri 72 numara.72 numara yarım saat, kırk dakikada bir ve 150 RSD . Şöföre para verip alabiliyorsunuz. A1, 400 RSD. Bir tık daha pahalı amaaldığımız bilgiye göre sadece 3 yerde duruyormuş. 72 numaranın merkeze ulaşması 1,5 saat civarı. Taksiye binerseniz 3000 RSD istiyorlar bilginize....
Otobüsün son durağı Zeleni Venac. Burası Belgradın merkezi Republic Square'e de çok yakın. Gezerken bir de pazara denk geldik, iyi mi. Ama pazarcı teyze ve abiler Türkler gibi değil, çekim yaptığımızı görünce kızdılar.
Halkın bir kısmı İngilizce biliyor ancak bazı durumlarda anlaşmanız sıkıntı olabilir. Bir de aradığınız noktaları navigasyona sırpça yazmanız gerekebilir. Bazı yerlerde Rusça harfler kullanılmış, zaten dilleri de Rusçaya çok benziyor.
Belgrad, çok kere yakılıp yıkılmış 1915-1918 yılları arasında tümüyle bombalanmış.
Tuna nehri kıyısı özellikle gecelerimuhteşem bir görünüme sahip. İki yakayı birbirine bağlayan köprü ise Avusturyaya kadar uzanıyormuş.
Nehrin karşı tarafından bakıldığında gökdelenler ve ihtişamlı binalar var, bu kısım 'yeni Belgrad' olarak anılıyor. Diğer kısım ise eski yapıların bulunduğu kısım. Sahil boyunca yürümelisiniz mutlaka.
Şehrin merkezi az önce bahsettiğim gibi Republic Square (Cumhuriyet Meydanı). Sırbistan Milli Müzesi ve tiyatrosu da karşı karşıya bu meydanda.
Meydana çıkmadan bulunduğunuz cadde, Osmanlı döneminin meşhur caddelerinden Knez Mihailova Caddesi, bizdeki İstiklal Caddesini aratmayacak kalabalığa ve yoğunluğa sahip. Sadece yayalara açık olan bu cadde her daim müzisyenlerle dolu. Noel zamanı gittiğimizden Noel baba kılığında dilenciler de vardı. Yalnız benden söylesmesi, burada yürürken pasaportunuza paranıza çok dikkat edin. Tekin olmayan insanlar da var. Cumhuriyet Meydanının diğer tarafı da Teraje Square(Terazi Meydanı). Bu iki meşhur caddenin ortasında kalıyor Cumhuriyet Meydanı.
Knez Mihailovada dümdüz ilerlediğinizde Osmanlı döneminden kalma surları da görmeniz mümkün. Burası Kalemegdan denilen yer, aynı zamanda şehrin tepe noktası .Tuna ve Sava nehrinin birleştiği yeri görebileceğiniz eşsiz güzellikte bir yer. Burada gün batımı izlemenizi tavsiye ederim.
100 sene önce binalarla kaplı olan alan daha sonra çiçeklendirilmiş. I.Dünya Savaşında Macaristan’a ait olan Damat Ali Paşa türbesi de bu meydanda. Damat Ali Paşa, Moro yarımadasını ele geçirip , Macaristan’a doğru kuşatmış bir komutandır. 1716 yılında Macaristan Sırp nüfusunun yoğun olarak yaşadığı, Belgrad’a 18 km uzaklıktaki Novisad’da hayatını kaybetmiştir.
Parkta bir de askeri müze var.
Saat kulesi, Avusturya-Macaristan işbirliğiyle inşa edilmiş, daha sonra Osmanlı tarafından tamamlanmış.
Parkta bulunan, son derece de dikkat çeken heykel Fransa’ya adanmıştır. I. Dünya Savaşı sırasında Sırbistan’ın ¼’ü hayatını kaybetmiştir. İşgalden kurtulmaya çalışırken en büyük yardımı Fransa yapmıştır. Bu sebeple Fransızlara teşekkür anıtı olarak yapılmıştır. Savaştan sonra öksüz ve yetim kalan, eğitim için Fransa’ya gönderilen çocukların, ekonomik bağımsızlıklarını kazandıktan sonra, paralarıyla inşa edilmiştir.
Kale 19.yy’da inşa edilmiş .
Park, aynı zamanda Belgradın en büyük parkıymış.
Parkın çıkışında şirin mi şirin bir kızcağız karşıladı bizi. Tekne turu satıyor. Açıkçası buraya kadar gelmişiz. 1800 RSD tur ücreti, 1,5 saat sürüyor. Sava limanından alıp, yine aynı noktaya bırakıyor.
Osmanlı döneminde çok fazla sayıda cami yapılmış , bunlardan sadece Bayraklı Camii ayakta kalmıştır.
Şehirde bir çok müze var ama hepsini gezmek imkansız. Etnografya müzesine girdik 300 RSD vererek. İkinci katı güzel,eski at arabaları ve çiftçiliğe dair örnekler var. Yazımın başında söz ettiğim gibi Sırbistan için çok önemli bir isim Nicola Tesla. Sırp asıllı mucit. Müzesi de görülmeye değer.800 RSD giriş ücreti . Şahsi giysileri ve eşyaları yanısıra yaptığı çalışmalarda kullandığı makineler de sergilenmiş, rehber var ve makinelerin nasıl çalıştığını gösteriyor.
Müzeye de merkezden yaya olarak ulaşılıyor. Müzenin bulunduğu lokasyonda aynı zamanda büyükelçilik binaları da bulunuyor. Türk Büyükelçiliğinin yanı sıra, Malta ve Belçika büyükelçilikleri de var.
Yine müzeden yürüme mesafesinde St. Sava kilisesi, yalnız içerisi muhteşem.
Başka bir park ta Taj Square. Burada da Aziz Mark kilisesi yer alıyor. Aziz Sava kadar olmasa da kapıdan şöyle bir bakıp çıktık.
Yemek konusuna gelince, etleri ve börekleri meşhur diye biliyorduk ama Domuz sosisleri haricinde kırmızı et görmedik ne yazık ki. Tavuk yemek isterseniz alternatif var ancak biraz pahalı. Yemek seçeneği yok çok fazla. Dilim pizzaları meşhur .220 RSD'ye yedik. Tabi etsiz istiyorsanız belirtmeniz gerekli. Börek te burek olarak geçiyor dillerinde. Patatesli olanı tavsiye ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder