Bu Blogda Ara

26 Ağustos 2020 Çarşamba

Tarihi şehir Çanakkale 2

Bu günümüzü de Çanakkale merkeze ayırdık. Çok güzel bir sahili var. Kordon deniyor sahile, İzmir Kordonu da çağrıştırıyor. Merkezde bulunan kısım Eski Kordon olarak anılıyor.
Merkezde gezilecek tüm noktalar yürüme mesafesinde. Saat kulesini fotoğraflamakla başlıyoruz gezimize. Barlar sokağına giderken sol tarafta kalıyor.
Bu arada peynir helvası meşhurmuş Çanakkale’nin. Özel bir peynirden yapılıyormuş. Peynir unla karıştırıldıktan sonra şeker ekleniyormuş. Görüntüsü kadayıfa da benziyor ama tadı bolca peynir.. Ezine peynircisi de çok fazla noktada var.
Çanakkale’nin simgesi haline gelmiş olan Truva atı sahilde yürürken çıktı karşımıza. Öğrendim ki bu at orijinalmiş. Truva filminde kullanıldıktan sonra Çanakkale’ye hediye edilmiş. İçinde fotoğraf çekilen tahta at ise 30 km uzaklıkta Troya müzesinde.
Sahil, boylu boyunca yürümek ve fotoğraf çekmek için birebir. Gelibolulu olduğunu öğrendiğimiz Piri Reis anıtı da sahil boyunda çıktı karşımıza. Kendi adına bir müze de var ama tadilattaydı giremedik. .
Şehirde önem arz eden Çimenlik kalesi…. Pandemi sebebiyle giriş yasağı vardı. Deniz müzesi ve ünlü Nusret Mayın gemisi de burada. Ve türkülere konu olan Aynalı Çarşı… Merkezde sadece yayalara özel bir yolu takip ederek ulaştık çarşıya da..
Buraya neden Aynalı Çarşı denmiş, interneti karıştırsak illa ki buluruz ama ben bölge esnafının bilgisini yoklamak adına girdiğimiz bir dükkanda hemen yönelttim soruyu. Esnaf, aynaların yapıldığı ilk yer olduğundan bu adı aldığını söyledi. Aynı bizim minyatür Kapalıçarşı ..Bir esnafa daha soralım dedik, onunda yanıtı şu şekilde: Aslında bir Yahudi çarşısıymış. Yahudinin ismi Hallo olduğundan Hallo çarşısıymış ismi. Hallo, çarşıya insanların gelmesini çok istemiş. Hatta işbirliği içerisinde olduğu İtalyadan da turistler getirmiş. İnsanlar kendilerini görsün diye her yere ayna döşenmiş. O dönemde ayna, hem ışıklandırma hem de insanların kendini görmesi için kullanılıyormuş. Savaş zamanı çarşı İngiliz himayesine geçmiş ve ahır olarak kullanılmaya başlanmış. Yahudiler tekrar ele almayı başarmışlar.2000 yılında Çanakkale Belediyesi tarafından restore edilerek, halka açılmış. Çarşı hakkında yeterince bilgi aldıktan ve alışveriş yaptıktan sonra çarşının arka sokaklarında yaya dolaştık. Zübeyde Hanım parkında oturduk, temiz hava aldık. Yaya olarak gezdiğimiz cadde aynı zamanda bütün banka şubelerinin olduğu, alışveriş yapabileceğiniz çarşı. Akşam yemeği için dolandığımız esnada Özbiga Köfte denilen küçük bir restoranın önünde durduk. Köftesi meşhur bu restoranda ekmek arası yedik.
Yemek deyince Çanakkale’nin neyi meşhur sorusu gelir akla, tabi ki domates ama yeni öğrendim ki sardalyası da meşhurmuş. Sahilde Truva otelin manzarası eşliğinde porsiyon olarak aldık ama ben ekmek arası seviyorum diyenler için de kesinlikle önerebileceğim , tadıyla da görüntüsüyle de ünlü “Sardal-ye” Çarşıda Ziraat Bankasının hemen solundan girdiğinizde 100 m ileride…Çalışanlar da çok güleryüzlü. Sandviç olarak aldığınızda 13 TL fiyatı var.
Çarşıda dolanırken tesadüfen bir kahve içelim diye girdiğimiz Cankuş Cafe. Kahve deyip te geçmeyin o kadar değişik lezzetler var ki. Hayatımda ilk defa koruk suyu içtim. Bezelye görünümlü üzümlerin suyunu şekerle tatlandırdıkları halde yine buram buram üzüm kokuyordu ve bir o kadar da lezzetliydi.
Aynı caddede bir de “Dur gitme, çayı yeni demledim” diye bir yazı çıksa karşınıza ne yapardınız? O an aklımıza gelen tek şey, tahta tabureleri çekip oturmak oldu. 120 yıllık Helvacı Ali markası, belki ismini duymuşsunuzdur ama burası diğer şubelerden çok daha farklı, Büşra ve Berna adında iki tane şeker gibi kız işletiyor. Çay ikramlarını kıramadık.
Helvalara gelince büyük cesaret. Özellikle yaz döneminde herkesin öncelikli tatlısının dondurma olduğu bir zamanda böyle bir işletme.. Dondurmalı irmik helvası, Antep fıstıklı Cennet Çamuru dedikleri helva, çikolatalı irmik helvası, hepsinin görüntüsü de çok güzel.
Tadına doyamadığımız bu güzel şehirde son ziyaret noktamız da Çanakkale Kent Müzesi oldu. Giriş tamamen ücretsiz. İlk inşasında zemin kat dükkan, birinci kat konut olarak kullanılmış, daha sonra 3. Katın ilave edilmesiyle otel olarak kullanılmıştır. Çanakkale belediyesince satın alınarak “ Çanakkale kent müzesi ve arşiv binası” olarak restore edilmiş ve açılmıştır. Giriş katta duvarda farklı hikaye ve efsaneler , ikinci katta ise eski giysiler ,aletler, çalgılar ve kentin eski dönemine ilişkin izler var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder