Bu Blogda Ara

15 Ağustos 2021 Pazar

Efes Antik Kenti

Efes Antik Kenti, İzmir’in Selçuk ilçesine bağlı. Giderken Torbalı taraflarında dağların üstünde Metropolis Antik kenti… Metro, Yunancada ana tanrıça demek, polis te şehir.. Metropolis, ana tanrıçanın şehri anlamına geliyor. Ana tanrıça, ilk tanrıça olarak bilinen kadın tanrıça.. Metropolis antik kentinin mermer yapısı çok iyi olduğundan Efes’te kullanılan tüm mermerler oradan getirilmiş. Ayrıca bu alanda çok fazla sayıda tarla var ve aynı zamanda Küçük Menderes’in suladığı alan olarak bilinir. Küçük Menderes bu noktada Tanrı kabul edilir çünkü geçtiği toprakları bereketlendirdiği düşünülür. Çok iyi korunmuş bir tiyatrosu var ancak halen daha restorasyonda olduğundan görsel açıdan tatmin etmiyor bu sebeple fazla detaya girmeyeceğim. Antik kentlerdeki evlerde genelde kadın heykelciğine rastlanır. Kadın, bereketi simgeler. Küçük Menderes nehri, Efes Antik Kenti’nin de sonu olmuştur. Efes, liman kentidir. Küçük Menderes, alüvyonlarla doldurarak kentin sonunu hazırlamıştır. Yine Torbalı’da bir tepenin üzerinde Keçi Kalesi… Bir rivayete göre burayı almak isteyen bir imparator varmış zamanında. Tam tepede olduğundan içindeki askerler son derece güvendedir. İmparator işini kolaylaştırmak adına civar köylerdeki tüm keçileri toplar ve ayın olmadığı bir gece tüm keçilerin boynuzlarına mumlar bağlayarak kaleye doğru tırmanmaya başlar. Bunu gören askerler çok büyük bir ordu geldiğini düşünerek savaşmaktan vazgeçer. Kan dökülmeden alınan bir kale olduğundan bu ismi almıştır. Başka bir rivayete göre de yüksek noktada olup, sadece keçiler tırmanabilmektedir o sebeple bu ismi almıştır. M. Ö. 300 yılında inşa edilmiştir. Selçuk Kalesi, diğer bir adıyla Aysuluk Kalesi Efes’in ilk yerleşim yeri olarak bilinir. Efeslilerin ilk burada yaşadıkları bilinir bundan tam 8000 yıl önce. Sonrasında 2. Efes olarak bilinen Artemis Tapınağı- Lidyalılar zamanından -şu an sadece bir tane tapınağı kalmış, normalde 3 katı büyüklüğünde ve Dünya’nın 7 harikasından biri.. Asıl gideceğimiz yer 3. Efes olarak bilinen Helenistik dönem sonra da Roma dönemine hizmet etmiş. Selçuk’ta bir dönüm toprağın olsa yeter diye bir rivayet vardır çünkü nereyi kazsanız, altından altınlar seramikler çıkar. Efes antik kenti girişi 100 TL müze kartınız varsa kullanabilirsiniz Yamaç evlerde geçersiz ama. Ben de birkaç gün önce Teos Antik Kentinden aldığım isimsiz müze kartı verip, üzerini yazdırdım. Böylece tekrar ücret ödemedim. Giriş ve çıkış farklı kapıdan yapılıyor. Müzekartla giriş yapılan kapı Magnesia kapısı. Bu noktadan 70 km düz gidildiğinde Magnesia antik kentine ulaşılıyor. Magnesialılar ilk olarak burayı kullandıklarından Magnesia kapısı ismini almış.
İçeri girer girmez ilk olarak bulunduğumuz yer, devlet agorası. Önemli bir devlet büyüğü değilseniz buraya giriş yok. Burası aynı zamanda o dönemde idari işlerin yapıldığı yer. Girişte de ilk olarak hamam çıkar karşımıza. Pandemi o dönemde de var olduğundan kente giriş yaparken ilk olarak duş almak gereklidir. Kadın ve erkekler ayrı gün ve saatlerde duş alırmış.
Helenistik dönemden kalan sur duvarları, antik kentte bulunan yapılar genel olarak Roma dönemine aittir. Helenistik dönemde yapıldıktan sonra Büyük İskender Makedonya’dan başlayarak Hindistan’a kadar büyük bir toprak bütünlüğüne sahiptir. En çok toprak sahibi olan krallardan birisi olup, 30 yaşına kadar yaşadığı söyleniyor. Kendisinin bir mirasçısı, varisi olduğu söylenir ki bu da hamile eşidir. Büyük bir tapınak bütünlüğü olduğu için ona toprak bırakmak istemeyenler, hamile eşi öldürür. Karısı öldükten sonra büyük toprak bütünlüğü komutanlar arasında paylaşılmak istenir. Batı Anadolu denilen bu kısım o dönemde bir komutan tarafından Bergama olarak inşa edilir. İnsanlar yerleşkelerinden getirilir ve burada yeni bir yaşam başlar. Bergama’ya bağlı olduğundan Bergama kralı 6 tane kral olabilir. Varisler veremedikleri tüm toprakları Roma devletine bırakırlar. Roma, hiç savaşmadan buradaki topraklara sahip olur. Roma, o dönemde Asya eyaletinin başkenti olmuştur ve günlük 1700 geminin yanaştığı bir antik kent haline gelir. Prytaneion denilen yapının önündeyiz. Bazı filmlerde görürüz ya, kent ortasında bir yerde ateş yanar. Bu ateşin devletin gücünü simgelediği düşünülür. Buraya da sadece pritia, hestialar ve olimpiyatları kazanan atletler girebilirmiş.
Pritia denilen devlet başkanı veya diyanet başkanı o zamanlar hem erkek hem de kadın olabiliyordu. Hestia rahibeleri denilen rahibeler hizmet verirdi. Hestia, Jeus’un bakire kız kardeşi. Kendisi bakire kalacağına söz vermiş ve bekaretini korumuştur. Hizmet veren diğer rahibeler de bakire kalmak zorundaymış. Doğumdan itibaren 6 yıl kadar ailelerinin yanında kalıp, sonraki 10 yıl boyunca hem eğitim alır, hem de hizmet verirlermiş. 30 yıllık eğitim sürecinden sonra dışarı çıkıp evlenebilirler. Artemis te bakire kalmaya söz vermiştir. Bu sebeple masumiyetin sembolüdür. Çok iyi korunmuş Artemis heykeli. Çünkü Roma devleti Hristiyanlığı kabul ettikten sonra artık herkes Hristiyan olmaya başlar ve kendi tanrıçaları olan Artemis’ten hala korkmaya devam ederler. O yüzden çok iyi korunmuş.
Taşın üzerinde bulunan sembol, eczacılığın sembolü. Bergama Antik kentinde çok fazla sayıda olmasından anlıyoruz ki yakınlarda bir yerde bir hastane var. Alanın üstünün kapalı olduğunu düşünürsek, kemerli bir kapı var ve üzerinde ‘ Ölüm buradan içeri giremez’ yazar. Yolu yürüdüğünde eğer bitirebilirsen hastaneye girebileceğin söylenir. İçeri giren, uyku odasına alınır ve nasıl iyileşeceğine dair rüya görmesi beklenir. Rüya gördüyse tedavi uygulanmaya başlar. Zira yolu bitiremeyen hastaneye giremez.
Dominitian, Roma imparatorlarından bir tanesi. İlk olarak iktidara geldiğinde çok iyi bir imparatordur. Günün birinde rahipler ona bir kehanette bulunur, bu kehanete göre 12 yerinden bıçaklanarak öldürülecektir. Söylendiği gibi olur ve 12 yerden bıçaklanarak ölür. Kendi adına yapılan tapınak önce yıkılır, sonra 2 sütun olarak yeniden inşa edilir.
Pollio çeşmesi, insanlar evlerine su götürürlerdi. Evlerde su yoktu.
Sütunların, heykellerin bulunduğu yapı Memlius aslında bir dönemin varisi. O dönemde tuvalet dahil her şeyden vergi alınıyordu. Romalılar daha fazla dayanamaz ve Pontus kralı Mitridates ten yardım isterler. Mitridates, Romalıları hiç sevmez ve bir gecede 30.000 tane Romalıyı öldürür ve 3 yıllığına Efes, Pontus krallığına geçer. Ancak o dönemde Pontus kralı da farkeder ki, inanılmaz bir para giriş çıkışı var. Vergiler artırılır. Efesliler der ki Romada da vergi vardı, Pontusta da vergi var. Tekrar Pontus devletinden yardım isterler .O dönemin generallerinden biri görevlendirilir ve Mitridates öldürülür. Generalin yeğeni buraya vali olarak atanır ve insanların her yerden görebileceği şekilde bir anıtı yapılır.
Nike, zafer tanrıçası. Delos adasında doğmuş, Delos adası , rüzgarlarıyla ünlü. Nike, her zaman yan durur şekilde resmedilmiştir. Tanrıçanın durumunu Nike firması amblem olarak almıştır. Bazı kaynaklarda da ‘ zenginden alıp, fakire veriyorum’ olarak geçer.
Herakles kapısından çıkınca normal vatandaşların gezeceği caddeye çıkılıyor. Kuretler caddesi ismi. Olimpiyatları kazanan ve bağış yapan insanların heykelleri var burada.
Herakles kapısında iki tane heykel var. At arabaları buraya kadar gelebiliyor. Herakles, gücün tanrısı. Elinde bir tane aslan var. Aslan aslında Nemea aslanı, Nemea bölgesindeki bir canavardır ve öldürülmesi gereklidir. Herakles öldürebilir ancak boğarak çünkü aslan derisinden bıçak geçemez. Ama Herakles, boğarak öldürdüğü için bir şekilde kafasını kesip, derisini yüzerek kendisine zırh olarak almıştır. Bu sebeple gücü simgeler. Devletin gücünü simgelesin diye de Herakles kapısı ismini almıştır. Herakles aslında Zeus’un gayri meşhur çocuklarından biridir ve hiçbir zaman Tanrı olmak istememiştir. Çünkü Zeus’un karısı Hera, kendisi gayri meşhur bir çocuk olduğu için Herakles ile uğraşmaya başlar. Herakles cinnet geçirir, karısı ve çocuklarını öldürür. Affedilmesi için kendisine 12 tane görev verilmiştir. Bu görevlerden biridir aslında Nemea aslanının öldürülmesi… Skolastika Hamamı: Skolastika, Hristiyan bir kadın ve kendisi burayı tekrar restore ettirdiği için bu ismi almış. Yamaçevler: Müzekart geçmiyor burada. Çok fazla resim var, heykel fazla yok. Alt tarafta mozaik yapı, otel tarzında bir yapı. Kalp taşı, ‘Dokunduğunda hayatının aşkını bulacaksın’ anlamına gelirmiş.
Celcius Kütüphanesi: Aslında bir anıt mezar ,çünkü dönemin valisi burayı yaptırmak isteyen Gaiyus denen adama babası için bir anıt mezar yaptırmak istediğini söyler. Gaiyus, ta ‘ Senin için şehrin ortasında bir anıt mezar veremem, başka bir şey yapacaksak olur’ der ve onurlandırmak adına bir anıt mezar yaptırır. Efes'in simgesi, tüm bloglarda görebilirsiniz.
Hiçbir masraftan kaçınılmamış, antik dönemin 3. Büyük kütüphanesi olarak tarihe geçmiştir. 12000 kitaplık bir arşivi vardır. Yanlardaki 4 tane heykel, gerçek değil replikadır. Bilgi, bilgelik , akıl ve erdem Celcius’un 4 tane öğüdünü temsil eder. Kütüphane içeriden 3, dışarıdan 2 katlı olarak gösterilir. Daha uzun görünsün diye alt kısımlar daha ince yapılmıştır.
Hadrian Tapınağı: Kendisi için tapınak yaptırılmış imparatorlardan bir tanesi. Kemerli yapı da kadın şans tanrıçası Tike. Kadın, hayatın kilididir. Taşı çekersen kemer yıkılır anlamına gelir.
Medusa, çok güzel bir kadın ama tapınağında Tanrı tarafından tecavüz edildiği için cezalandırılır ve saçları yılan, gözleri yılan gözü gibi olur. Buraya yapılma sebebi de nazar boncuğunu simgelemesi içinmiş, bakanlar taş olsun diye…
O dönemin genelevi, aşk evi diye geçer,
dönem erkekleri kütüphaneye gidiyorum diyerek çıkarlar, kütüphaneye girdikten sonra da o zaman var olduğu düşünülen tünelle geneleve giriş yaparlar. Burada çalışan hayat kadınları sarı saçlı, çiçekli elbiseler giyerler. Bölge, limana da yakın olduğundan limandan gelen insanların burayı daha çok kullandığı söylenir. Metres olarak bilinen kadınlar da burada hizmet verir. Ayak: Eğer ayağınız bu ayaktan büyükse aşk evine girebilirsiniz. Yanında nokta şeklinde bir kalp var, yanında da bir kadın. ‘40 adım sonra solda kalan evde aşkını bulacaksın’ demekmiş bu da.
Batı Anadolu’nun en büyük tiyatrosunda sıra… 24.000 kişilik, 3 farklı hiyerarşilik oturma düzeni var. Diğer tiyatrolardan farkı da normalde iki bölmeli oturma yeri varken, burada 3 tane var.
24000 kişilik dedik ama tamamı dolmuyormuş alanın. Romalılar genelde yatarak izlemeyi seviyorlarmış. Tiyatronun her katı farklı dönemde yapılmış, ilk katı Helenistik dönem, Büyük İskender döneminde.2. ve 3. Katlar da Roma döneminde farklı imparatorlar tarafından yaptırılmış. Gladyatör dövüşlerinin de burada yapıldığı söyleniyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder