Adıyaman, Cumhuriyet öncesi Malatya’ya bağlı bir ilçeyken
1954 yılında il olmuştur. Eski adı Vadiyamandır. Başka bir rivayete göre de bir
hükümdarın 7 tane oğlu vardır. Hükümdar putperesttir ve 7 oğlu onun dinine
inanmadığı için öldürülür. Yediyaman isminden geldiği de rivayet edilir.
Adıyaman nüfusunun %50 ‘si Kürt, %10 ‘u ise Zaza.
Fıstık burada da bulmak mümkün. Bol miktarda tütün, şeker,
mercimek te yetişiyor. 25 çeşit üzüm var, şarap yapılıyor.
Buradaki ilk durağımız Atatürk Barajı. Adıyaman ve Şanlıurfa
illeri arasında bulunan, Fırat nehri üzerine kurulu, Türkiye’nin en büyük, dünyanın
en büyük 6.barajıdır. Tamamı 1992 yılında tamamlanmış, yapımında Türk
mühendisler ve Türk işçiler çalışmıştır. Barajın yapılması sırasında şehit
olanların anısına yapılan bir anıt var girişte. Üzerinde şehitlerin ismi
yazıyor.
Seyir terasında fotoğraflarımızı çektikten sonra, bölgeden
ayrılıyor ve Kahta ilçesine doğru yola çıkıyoruz. Hava sıcaklığı düşüyor
haliyle.
İlk olarak Karakuş Tümülüsündeyiz. M.Ö. 1. YY’da Komagene
krallığının kraliçe ve prensleri için yapılmış bir anıt mezardır. II. Mithiates
, annesi için ‘Dünyanın en güzel annesi benim annem’ yazmıştır. Yığılma çakıl
taşlarıyla yapılmıştır. Karakuş denmesinin sebebi tepesindeki kartalın kuşa
benzemesi…
Tekrardan aracımıza binerek Cendere Köprüsüne doğru
ilerliyoruz. Roma İmparatorluğunun efsanevi generali Septimus Severius’un
emriyle IX. Lejyonuna inşa ettirmiştir. M.S. 2. Yy. da inşa edilmiştir.
Septimus Severius köprüsü de denir. Normalde 4 tane sütunu vardır. Severus’un
eşi, askerlerinin annesi ve 2 oğlu için yapılmıştır. Ancak o dönemdeki taht
kavgaları nedeniyle kardeşlerden biri, diğerininkini yakıp yıkar. Tamamen harç
sistemi ile yapılmıştır. En son 1997 yılında onarılmış ve araç trafiğine
kapatılmıştır. Adını Cendere çayından alır ve iki kanyonu birleştirdiği için
Cendere Köprüsü adını almıştır.
Köprünün bulunduğu yerde hediyelik eşya satışı da yapan
küçük bir cafe var. Orada dinlendikten sonra Adıyaman’ın simgesi Nemrut’a doğru
yola çıkıyoruz. Bulunduğumuz noktadan yukarı doğru, hava sıcaklığı daha da düşüyor.
Nemrut , kötü, zalim demek aynı zamanda .Dünya’nın 8. Harikası
kabul edilmiş ve Dünya mirası listesine alınmış bir bölge. Bir noktaya kadar
araç ile geliniyor. Danışma ve hediyelik eşya mağazası, wc’lerin olduğu bir tesis.
Müzekart geçerli ama tepeye çıkacak
shuttle’ın 5 TL ücreti var. Minibüsün
bıraktığı noktadan yaya olarak çıkılıyor. Kalp hastası, astımı olanlar, bel
ağrısı ve romatizması olanlar çıkmamalı.
İki tane çıkış var. Biri doğu çıkışı, diğeri batı çıkışı.
Doğu çıkışı biraz daha kestirme ama çakıl taşları var. Batı çıkışı biraz daha
uzun ama sadece merdiven, çıkış daha kolay ve dinlenmek için banklar var.
2150 m yükseklik. Hava sıcaklığı tam 9 derece. Bildiğimiz
kış ... Yanınızda mont, hatta kaşkol, eldiven ve ayağınızda kesinlikle spor
ayakkabı olmalı.
Batı tarafından çıktık. Antiokhos kendini Tanrı’dan üstün
göstermek için doğuyu ve batıyı birleştirmek amacıyla yaptırmıştır.
Hayvan figürleri de var tepede. Kartal figürü, genelde Zeus’u
simgeler. Zeus, yüksekteki güç. Aslan ve
boğa figürleri de yeryüzündeki gücü simgeler.
Komagene kralı Antiokhos, her yıl 8 Temmuz’u bayram ilan
etmiştir. O tarihte buraya gelen herkesin tören yapmasını istemiştir. Kimi bu
tarih için, tahta çıkış tarihi der, kimi doğum günü ama Antiokhos vasiyetinde ‘
Ben öldükten sonra, beni Nemrud’a gömün, öldüğüm gün bayram olsun ve her gün
kutlansın, halkım burada gönlünce eğlensin, yesin içsin demiştir .Törenlerin
nasıl yapılacağını da söylemiştir.
Antiokhos , her zaman şehrin koruyucu tanrısı, Fortuna,
bereket tanrısı, başında üzüm ve nar sembolleri vardır bereketi temsil etmek
için.
Tam durmuş fotoğraf çekiyorken bulutların arasına gizlenmeye
başlayan güneşi farkettik. Gün batıyordu. Bu anı yaşamak için kesinlikle tekrar
gidilir.
Batı terasını fotoğrafladıktan sonra dikkatlice yürüyerek
doğu terasına geçtik. Komagene, Zeus, Apollon ve Herakles orada da var ama
görsel açıdan daha zengin bir taraf doğu terası. Üst tarafta da tahtları
sembolize edilmiş.