Bu Blogda Ara

10 Kasım 2019 Pazar

Tarihin sıfır noktası: Göbeklitepe


1983 yılında bir tarım arazisi olan bölgede köylüler tarım yapıyorken, tarla sahibi Mahmut amca tarlasını kazdığı sırada kürek sert bir taşa çarpar. Biraz daha derin kazınca iki tane taş bularak, çıkarır. Köylülerin ısrarıyla, üç beş kuruş kazanırım diyerek taşları müzeye götürür ancak müzede hiç kimse kendisine itibar etmez. Mahmut amca gördüğü bu durumdan , taşların hiçbir işe yaramadığını düşünerek müzenin duvarına terk edip gider.

Aradan tam 10 yıl geçer. Bu süre içinde kimse taşları ellemez. 1993 senesinde ünlü Alman arkeolog  Klaus Smith, Atatürk Barajının açılmasıyla bir çok bölgeyi sular altında bırakacak başka bir proje için oradadır ve yeni kazı bulgularını sunmak için müzeye geldiğinde duvar kenarında terk edilmiş olan taşları görür. Sahibini bulmaya kararlıdır ,uzun bir araştırma sonrası Mahmut amcaya ulaşarak durumu anlatır. Mahmut amca, yabancı bir kişiye tarlasını vermek istemez ancak karşı taraf kararlıdır. Herhangi bir kaybı olursa zararını karşılayacaklarını söyleyerek ikna ederler. Böylelikle kazı çalışmaları başlar. Şu anda Mahmut amca bekçilik yapıyormuş orada. Çocukları, torunları hepsi bir arada çalışıyorlarmış.

Tarihi 12.000 yıl öncesine dayanan Göbeklitepe, tarihin sıfır noktası diye anılıyor. Alan, 12 futbol sahası büyüklüğünde ama sadece küçük bir bölümü kazılmış. Arkeolog Klaus Smith, kalp krizinden hayatını kaybedince kazı çalışmaları yarım kalmış. Yeni bir arkeoloğun çalışmayı devralması bekleniyormuş.

Göbeklitepe, konum olarak hem Antep, hem Urfa, hem de Adıyaman’a yakın. Ama bölge Urfa sınırları içerisinde yer alıyor.

Göbeklitepe sapağından girdikten sonra yolda T şeklinde sütunlar çıktı karşımıza. T sütunları insanları, diğerleri ise hayvanları simgeliyor. 

İç kesimlere ilerledikçe yerlerde kaya parçaları vardı, bunlar da Karadağ volkanik patlaması sonucu oluşmuş.

Konum olarak her yere yakın, bahsettiğim gibi ve en yüksek noktada. Müzekart ile giriş yaptıktan sonra ilk olarak slayt gösterisi izlemeye girdik. 1. Slayt, Göbeklitepe’nin  ortaya çıkışı ile ilgili alt yazı ve seslendirme yapılarak hazırlanmış bir belgesel, 2. Slayt ise ilk insanların buradaki yaşamını sembolize etmek adına hazırlanmış, duvarlarda ışıklandırma şeklinde yapılmış muhteşem bir gösteri.

Slaytları izledikten sonra binadan çıkıp merdivenli yoldan yukarıya doğru tırmanınca bekleyen shuttle araçlara binerek asıl meydana ulaştık. Tepelerde olduğunu belirttim.

Gelirken yolda gördüğümüz T şeklindeki sütunlardan fazlasıyla var burada. Yanlarında da hayvanları sembolize eden, üzerlerinde hayvan figürlerinin olduğu taşlardan var. Kelaynak çiftliğinde Mustafa Bey’in de dediği gibi bazı taşların üzerine kelaynak figürleri işlenmiş. Tabi o zaman ki şartlarla ancak bu kadar oluyor.

Yerleşik hayata dair hiçbir belirti yok. Tapınak amaçlı kullanılmış, insanlar tapınmak amaçlı geliyor, ibadet ettikten sonra gidiyorlarmış. Önemli bir nokta da, giderlerken üzerlerini kapatmışlar, kimse kimsenin ibadet yerine karışmazmış.

Çok büyük bir alan normalde ama sadece küçük bir kısmı kazılmış. Tamamı kazılmadığı için de açığa çıkacak ve seyri değiştirecek çok şey var haliyle ama devralacak yeni arkeologla birlikte aşağı yukarı 60 yılda tamamlanacağı öngörülüyor.

Kazılı alandan yukarıya doğru çıktığımızda bir meydana geldik. Bu alandan dolayı ‘ Göbeklitepe’ ismini almış bölge. Bu alan, ziyaret katı olarak düşünülmüş, yiyip içip ,dilek tutup tekrar geri dönerlermiş. Göbekte tam 4 tane de Müslüman mezarı var.

Tamamıyla erkek egemenliği bulunan bölgede göbek dediğimiz alanın yanındaki alanda ters doğum yapan bir kadın heykeli bulunmuş. Bunu da görebilmek için, sergilendiği Şanlıurfa arkeoloji Müzesine gittim.

En tepedeki noktadan da çok güzel manzara fotoğrafları alınıyor.










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder